Aşık olduğun kişiye ulaşmak için sıkı bir kovalamaca, organize bir evcilik, duygularını kulaktan kulağa fısıldamaca oynayabilir, aşkı eğlenceli bir çocuk oyununa çevirebilirsin. Yeter ki mızıkçılık yapma, oyun dışına atılma!
Oyun: Kulaktan Kulağa
Oyunu mutlaka biliyorsundur. Herkes yan yana oturur. En baştaki, yanındakinin kulağına bir cümle söyler. İkinci kişi ve daha sonra diğerleri de duyduğu cümleyi aynen yanındakilere fısıldar. Sıranın sonundaki, duyduğu cümleyi yüksek sesle tekrarlar. Eğer sonuncunun söylediği cümle birinci kişinin söylediğiyle aynısıysa, sondaki başa geçer; yanlışsa yerinde kalır.
Aşk oyunu: Arkadaşından Arkadaşına
Eğer kulaktan kulağa favori oyunlarındansa, senin aşk oyunun “Arkadaşından Arkadaşına” olabilir. Oyunun kuralı çok basit! En yakın arkadaşlarından birine, aşık olduğun çocuktan bahsedeceksin. Hal böyle olunca ortak arkadaş aracılığıyla durum senin yakışıklının kulağına kadar gidecek. Oyunun en güzel tarafı, aşık olduğun çocuğun neyi ne kadar duymasını istiyorsan, o kadarını arkadaşlarınla paylaşmanın yeterli olması. İster pat diye “bu kız sana aşık” desinler, ister beraber vakit geçirme ortamı yaratıp onun kapsama alanına girmeni sağlasınlar. Üstelik bu oyunda kazanan ya da kaybeden yok; bütün gelişmeler senin aşk hanene işleyecek.
Mızıkçı durumlar: Yakışıklının en yakın arkadaşı sana yardımcı olmak istemeyip mızıkçılık yapabilir. Bu kişi, senden olumlu bir biçimde bahsetmeyebileceği gibi, iyi bir çift olmayacağınızı söyleyip aşık olduğun çocuğun aklını da çelebilir.
Oyun: Kovalamaca
Bu, hayatında oynadığın ilk oyunlardan birisi olmalı. Oyunda biri ebe olur ve kaçanları kovalar. Yakalanan kişi daha sonra kovalayan olur.
Aşk oyunu: Umursamamaca
İster kaçan, ister kovalayan ol, her iki durumda da bunu eğlenceli buluyorsan, senin aşk oyunun kesinlikle “Umursamamaca”! Oyunun temel kuralı, aşık olduğun ve önem verdiğin kişiyi umursamıyor gibi yapıp senin peşinden koşmasını sağlamak. Belli bir süre sonra kovalayan kişi seni yakalıyor; sana ilgi gösteriyor, her konuda sana fikir soruyor ve düşüncelerine önem veriyor. Hafta sonlarını, daha bir hafta öncecinden rezerve ediyor ve seni eğlendirip şaşırtmak için sana ilginç ve eğlenceli konulardan bahsediyor. Ancak, tam senin de ona önem vermeye başlayıp artık ondan vazgeçmek istemediğini hissettiğinde, senden uzaklaşıveriyor. Böylece oyunda kaçan, bir anda kovalayan durumuna geçiyor. Bu oyun, yorucu olduğu kadar heyecanlı ve eğlenceli de. Çünkü durmadan bir koşmaca, biraz dinlenip yeniden eğlenceye dönmece hali söz konusu.
Mızıkçı durumlar: Aşk oyununun ebesi sen olduğunda, yakışıklı bir anda, onu hiç yakalayamayacağın kadar hızlı koşup senden tamamen uzaklaşabilir. Sonuçta küçükken oynadığın kovalamaca bile içinizden birinin annesi çağırana kadar sürdüğü için, her oyun gibi Umursamamaca da istemediğin bir anda bitebilir.
Oyun: Yakar Top
Oyunda, birbirine uzak mesafede duran iki kişi, aralarına aldıkları oyuncuyu top ile vurmaya çalışır. Ortadakinin amacı, top yere değmeden önce topu tutup can kazanmak ya da toptan kaçıp canını kurtarmaktır.
Aşk oyunu: Aşk Üçgeni
Sen, kesinlikle Aşk Üçgeni’nin ortada sıçanısın. Her iki yakışıklıyı da kalbinden vurmaya, diğer yandan da vurulmamaya çalışıyor, her ikisinin de canına can, enerjine enerji katması için çabalıyorsun. Aslında bu durum biraz da senin kararsızlığından doğmuş. Çünkü ortada kalmış ve acaba hangisini seçsem derken kendini bu oyunun içinde buluvermişsin. Şimdi ikisi de, birbiriyle hem yardımlaşarak hem de rekabet ederek seni avlama derdinde. İkisinden biri senin kalbini çalmadan, seni avlamadan bu oyun bitmez! Kenan Doğulu’nun “Aşk Oyunu” şarkısında dediği gibi, “Aşk oyunu buna derler güzelim, seçmelisin birini:)”…
Mızıkçı durumlar: İki aşıktan bir tanesi, oyunun kuralını çiğneyip çizgiyi aşarak çok daha yakından topu atıp seni vurabilir.
Oyun: Evcilik
Oyun, oyuncak ve eşyaların yardımıyla, bir ev ya da bir sahne kurduğun, kendine bir karakter seçip o karaktermişsin gibi davrandığın “yeni bir dünya yaratmaca” oyunudur. Eminim küçükken sen de, anne, komşu ya da evin küçük çocuğu olmuşsundur.
Aşk oyunu: Aşıkçılık
Evcilik’teki gibi kafanda oluşturduğun karakterin özelliklerine uygun davranıyorsan, senin aşk oyunun kesinlikle “Aşıkçılık”. Bu rol herhangi bir şey olabilir. Eğer aşık olduğun çocukla uzun zamandır arkadaşsanız, ona yakın olmak adına onun dertlerine çözüm bulabilmek için “yaratıcı kişi” rolünü oynuyor olabilirsin örneğin. Ya da iyi gitar çalıyorsan, yeni tanıştığın yakışıklıya gitar öğretmek güzel bir bahane olabilir. Böylece, sen gitar öğretmeni, o da gitar öğrenmeye hevesli öğrenci rolüne girmiş olur.
Mızıkçı durumlar: Tam oyunu kurmuşken, karşı taraf kendi rolünü ya da senin rolünü değiştirmek isteyebilir. Ya da oyunu oynarken isteksiz davranarak senin de hevesini kaçırabilir.
Oyun: Seksek
Bu oyun, kiremitle yere çizdiğin karelerden, tek ayağının üstünde zıplayarak ve seçtiğin taşı da kendinle beraber sürükleyerek oynanır.
Aşk oyunu: Yardıma Muhtaççılık
Aşık olduğun yakışıklıyı, Seksek’teki taş gibi yanında sürüklemenin yolu, onunla “Yardıma Muhtaççılık” oynamak. Yalnız ayağınla iterek seninle birlikte vakit geçirmesine sağlayamayacağına göre, yardıma ihtiyacın varmış gibi yaparak onun ilgisini çekebilirsin. Örneğin elinde yükü taşımakta zorlanabilir, yardıma ihtiyacın olup olmadığını sorduğunda da “evet” diyebilirsin. Ama hemen arkasından “onu yormak istemediğini” de kesinlikle belirt! Bu çok işe yarayacak, inan! Çekingen halin, kesinlikle onu sana yardım etmek için kışkırtacak, bu da birlikte vakit geçirmenizi sağlayacak. Tabii bu oyunu sık sık tekrarlayacaksan, şüphelenmemesi için bir bahane de bulmalısın. Örneğin, laf arasında matematikten zorlandığını söyleyip ona bu konuda sorular sorabilirsin.
Mızıkçı anlar: Eğer onu dahil etmeye çalıştığın oyunun farkına varmazsa, seni matematikten daha iyi anlayan bir arkadaşına yönlendirebilir. O yüzden işini garantiye alıp sana yardım edebileceği bir konuda ondan yardım istemelisin.
Oyun: 1–2–3 Tıp
Oyunda, ebe olan arkasına dönüp “bir, ‘ki, üç tıp” der ve hemen öne döner. Bu esnada herkes hareket etmeden durmak zorundadır. Gülen veya hareket eden yanar ve ebe olur.
Aşk oyunu: Eğlenceli Gözükmece
Sanki Bir İki Üç Tıp oyunundasınız da, bu çocuk ebe olmamak için çabalıyor. Öyle durgun, öyle donuk ki, biraz harekete geçmesi gerekiyor. Bence onunla Eğlenceli Gözükmece oyna. Onun karşısına en eğlenceli yönünle çık ve esprilerinle onu güldürmeye çalış. Örneğin onu hafta sonu keyifli bir film izlemeye veya uzun bir şehir turu yapmaya davet edebilirsin. Eninde sonunda o da eğlence moduna geçecek ve sana karşı daha rahat ve yakın davranmaya başlayacak. Bu oyunun tek yorucu kısmı ondaki buzları çözmek için uzun bir süre ebe olarak kalacak olman. Ama sen o kısmı da halledersin:)
Mızıkçı anlar: Onu güldürmene rağmen “hayır, gülmedim” deyip mızıkçılık yapabilir ve seninleyken ne kadar eğlendiğini sana itiraf etmekten kaçıp seni küstürebilir.
Oyun: Yağ Satarım Bal Satarım
Bu oyunda bir grup insan bir çember oluşturur. Ebe olan oyuncu, “Yağ satarım bal satarım, ustam ölmüş ben satarım” tekerlemesini söyleyerek çemberin etrafına turlar. Bu esnada elindeki mendili birinin arkasına bırakır. Tekerleme bittiğinde arkasına mendil bırakılan kişi ebeyi yakalamak zorundadır. Tabii ancak, ebe onun yerine oturana kadar zamanı vardır. Yakalayamazsa, ebe arkasında mendil bırakılan kişi olur.
Aşk oyunu: Çapkınlık Yaparım, Boncuk Dağıtırım
İşte senin aşk oyunun! Çünkü senin, birine bağlı kalmak gibi bir derdin yok. Amacın, ona naz yaptığın, onunla ilk tanışmanın heyecanını yaşadığın o ilk günlerin heyecanını yaşayabilmek. İlişki başladıktan sonra, sana göre her şey bir anda tekdüze oluyor. O yüzden en güzel kısmı olan cicim günlerini yaşayıp sonra yeni bir hedef belirlemek. Etrafta şarkı söyleyerek gezerken elindeki boncuğu beğendiğin birinin arkasına bırakıp kaçıyorsun. Ondan sonrası zaten belli, arkasına boncuk bırakılan kişi seni kovalamaya başlıyor. Bu arada çok hızlı koşmuyorsun, çünkü yakalanıp yeni maceralara atılmak hoşuna gidiyor. Ne de olsa yakalandığın sürece, yeniden elinde boncuk takılmaya devam edeceksin.
Mızıkçı durumlar: Buradaki mızıkçı sensin, çünkü işi eğlenceye vurduğun için yeteri kadar hızlı koşmuyorsun. Oyunun amacı yakalanmamaya çalışmak, unutma sakın!
Oyun: Kulaktan Kulağa
Oyunu mutlaka biliyorsundur. Herkes yan yana oturur. En baştaki, yanındakinin kulağına bir cümle söyler. İkinci kişi ve daha sonra diğerleri de duyduğu cümleyi aynen yanındakilere fısıldar. Sıranın sonundaki, duyduğu cümleyi yüksek sesle tekrarlar. Eğer sonuncunun söylediği cümle birinci kişinin söylediğiyle aynısıysa, sondaki başa geçer; yanlışsa yerinde kalır.
Aşk oyunu: Arkadaşından Arkadaşına
Eğer kulaktan kulağa favori oyunlarındansa, senin aşk oyunun “Arkadaşından Arkadaşına” olabilir. Oyunun kuralı çok basit! En yakın arkadaşlarından birine, aşık olduğun çocuktan bahsedeceksin. Hal böyle olunca ortak arkadaş aracılığıyla durum senin yakışıklının kulağına kadar gidecek. Oyunun en güzel tarafı, aşık olduğun çocuğun neyi ne kadar duymasını istiyorsan, o kadarını arkadaşlarınla paylaşmanın yeterli olması. İster pat diye “bu kız sana aşık” desinler, ister beraber vakit geçirme ortamı yaratıp onun kapsama alanına girmeni sağlasınlar. Üstelik bu oyunda kazanan ya da kaybeden yok; bütün gelişmeler senin aşk hanene işleyecek.
Mızıkçı durumlar: Yakışıklının en yakın arkadaşı sana yardımcı olmak istemeyip mızıkçılık yapabilir. Bu kişi, senden olumlu bir biçimde bahsetmeyebileceği gibi, iyi bir çift olmayacağınızı söyleyip aşık olduğun çocuğun aklını da çelebilir.
Oyun: Kovalamaca
Bu, hayatında oynadığın ilk oyunlardan birisi olmalı. Oyunda biri ebe olur ve kaçanları kovalar. Yakalanan kişi daha sonra kovalayan olur.
Aşk oyunu: Umursamamaca
İster kaçan, ister kovalayan ol, her iki durumda da bunu eğlenceli buluyorsan, senin aşk oyunun kesinlikle “Umursamamaca”! Oyunun temel kuralı, aşık olduğun ve önem verdiğin kişiyi umursamıyor gibi yapıp senin peşinden koşmasını sağlamak. Belli bir süre sonra kovalayan kişi seni yakalıyor; sana ilgi gösteriyor, her konuda sana fikir soruyor ve düşüncelerine önem veriyor. Hafta sonlarını, daha bir hafta öncecinden rezerve ediyor ve seni eğlendirip şaşırtmak için sana ilginç ve eğlenceli konulardan bahsediyor. Ancak, tam senin de ona önem vermeye başlayıp artık ondan vazgeçmek istemediğini hissettiğinde, senden uzaklaşıveriyor. Böylece oyunda kaçan, bir anda kovalayan durumuna geçiyor. Bu oyun, yorucu olduğu kadar heyecanlı ve eğlenceli de. Çünkü durmadan bir koşmaca, biraz dinlenip yeniden eğlenceye dönmece hali söz konusu.
Mızıkçı durumlar: Aşk oyununun ebesi sen olduğunda, yakışıklı bir anda, onu hiç yakalayamayacağın kadar hızlı koşup senden tamamen uzaklaşabilir. Sonuçta küçükken oynadığın kovalamaca bile içinizden birinin annesi çağırana kadar sürdüğü için, her oyun gibi Umursamamaca da istemediğin bir anda bitebilir.
Oyun: Yakar Top
Oyunda, birbirine uzak mesafede duran iki kişi, aralarına aldıkları oyuncuyu top ile vurmaya çalışır. Ortadakinin amacı, top yere değmeden önce topu tutup can kazanmak ya da toptan kaçıp canını kurtarmaktır.
Aşk oyunu: Aşk Üçgeni
Sen, kesinlikle Aşk Üçgeni’nin ortada sıçanısın. Her iki yakışıklıyı da kalbinden vurmaya, diğer yandan da vurulmamaya çalışıyor, her ikisinin de canına can, enerjine enerji katması için çabalıyorsun. Aslında bu durum biraz da senin kararsızlığından doğmuş. Çünkü ortada kalmış ve acaba hangisini seçsem derken kendini bu oyunun içinde buluvermişsin. Şimdi ikisi de, birbiriyle hem yardımlaşarak hem de rekabet ederek seni avlama derdinde. İkisinden biri senin kalbini çalmadan, seni avlamadan bu oyun bitmez! Kenan Doğulu’nun “Aşk Oyunu” şarkısında dediği gibi, “Aşk oyunu buna derler güzelim, seçmelisin birini:)”…
Mızıkçı durumlar: İki aşıktan bir tanesi, oyunun kuralını çiğneyip çizgiyi aşarak çok daha yakından topu atıp seni vurabilir.
Oyun: Evcilik
Oyun, oyuncak ve eşyaların yardımıyla, bir ev ya da bir sahne kurduğun, kendine bir karakter seçip o karaktermişsin gibi davrandığın “yeni bir dünya yaratmaca” oyunudur. Eminim küçükken sen de, anne, komşu ya da evin küçük çocuğu olmuşsundur.
Aşk oyunu: Aşıkçılık
Evcilik’teki gibi kafanda oluşturduğun karakterin özelliklerine uygun davranıyorsan, senin aşk oyunun kesinlikle “Aşıkçılık”. Bu rol herhangi bir şey olabilir. Eğer aşık olduğun çocukla uzun zamandır arkadaşsanız, ona yakın olmak adına onun dertlerine çözüm bulabilmek için “yaratıcı kişi” rolünü oynuyor olabilirsin örneğin. Ya da iyi gitar çalıyorsan, yeni tanıştığın yakışıklıya gitar öğretmek güzel bir bahane olabilir. Böylece, sen gitar öğretmeni, o da gitar öğrenmeye hevesli öğrenci rolüne girmiş olur.
Mızıkçı durumlar: Tam oyunu kurmuşken, karşı taraf kendi rolünü ya da senin rolünü değiştirmek isteyebilir. Ya da oyunu oynarken isteksiz davranarak senin de hevesini kaçırabilir.
Oyun: Seksek
Bu oyun, kiremitle yere çizdiğin karelerden, tek ayağının üstünde zıplayarak ve seçtiğin taşı da kendinle beraber sürükleyerek oynanır.
Aşk oyunu: Yardıma Muhtaççılık
Aşık olduğun yakışıklıyı, Seksek’teki taş gibi yanında sürüklemenin yolu, onunla “Yardıma Muhtaççılık” oynamak. Yalnız ayağınla iterek seninle birlikte vakit geçirmesine sağlayamayacağına göre, yardıma ihtiyacın varmış gibi yaparak onun ilgisini çekebilirsin. Örneğin elinde yükü taşımakta zorlanabilir, yardıma ihtiyacın olup olmadığını sorduğunda da “evet” diyebilirsin. Ama hemen arkasından “onu yormak istemediğini” de kesinlikle belirt! Bu çok işe yarayacak, inan! Çekingen halin, kesinlikle onu sana yardım etmek için kışkırtacak, bu da birlikte vakit geçirmenizi sağlayacak. Tabii bu oyunu sık sık tekrarlayacaksan, şüphelenmemesi için bir bahane de bulmalısın. Örneğin, laf arasında matematikten zorlandığını söyleyip ona bu konuda sorular sorabilirsin.
Mızıkçı anlar: Eğer onu dahil etmeye çalıştığın oyunun farkına varmazsa, seni matematikten daha iyi anlayan bir arkadaşına yönlendirebilir. O yüzden işini garantiye alıp sana yardım edebileceği bir konuda ondan yardım istemelisin.
Oyun: 1–2–3 Tıp
Oyunda, ebe olan arkasına dönüp “bir, ‘ki, üç tıp” der ve hemen öne döner. Bu esnada herkes hareket etmeden durmak zorundadır. Gülen veya hareket eden yanar ve ebe olur.
Aşk oyunu: Eğlenceli Gözükmece
Sanki Bir İki Üç Tıp oyunundasınız da, bu çocuk ebe olmamak için çabalıyor. Öyle durgun, öyle donuk ki, biraz harekete geçmesi gerekiyor. Bence onunla Eğlenceli Gözükmece oyna. Onun karşısına en eğlenceli yönünle çık ve esprilerinle onu güldürmeye çalış. Örneğin onu hafta sonu keyifli bir film izlemeye veya uzun bir şehir turu yapmaya davet edebilirsin. Eninde sonunda o da eğlence moduna geçecek ve sana karşı daha rahat ve yakın davranmaya başlayacak. Bu oyunun tek yorucu kısmı ondaki buzları çözmek için uzun bir süre ebe olarak kalacak olman. Ama sen o kısmı da halledersin:)
Mızıkçı anlar: Onu güldürmene rağmen “hayır, gülmedim” deyip mızıkçılık yapabilir ve seninleyken ne kadar eğlendiğini sana itiraf etmekten kaçıp seni küstürebilir.
Oyun: Yağ Satarım Bal Satarım
Bu oyunda bir grup insan bir çember oluşturur. Ebe olan oyuncu, “Yağ satarım bal satarım, ustam ölmüş ben satarım” tekerlemesini söyleyerek çemberin etrafına turlar. Bu esnada elindeki mendili birinin arkasına bırakır. Tekerleme bittiğinde arkasına mendil bırakılan kişi ebeyi yakalamak zorundadır. Tabii ancak, ebe onun yerine oturana kadar zamanı vardır. Yakalayamazsa, ebe arkasında mendil bırakılan kişi olur.
Aşk oyunu: Çapkınlık Yaparım, Boncuk Dağıtırım
İşte senin aşk oyunun! Çünkü senin, birine bağlı kalmak gibi bir derdin yok. Amacın, ona naz yaptığın, onunla ilk tanışmanın heyecanını yaşadığın o ilk günlerin heyecanını yaşayabilmek. İlişki başladıktan sonra, sana göre her şey bir anda tekdüze oluyor. O yüzden en güzel kısmı olan cicim günlerini yaşayıp sonra yeni bir hedef belirlemek. Etrafta şarkı söyleyerek gezerken elindeki boncuğu beğendiğin birinin arkasına bırakıp kaçıyorsun. Ondan sonrası zaten belli, arkasına boncuk bırakılan kişi seni kovalamaya başlıyor. Bu arada çok hızlı koşmuyorsun, çünkü yakalanıp yeni maceralara atılmak hoşuna gidiyor. Ne de olsa yakalandığın sürece, yeniden elinde boncuk takılmaya devam edeceksin.
Mızıkçı durumlar: Buradaki mızıkçı sensin, çünkü işi eğlenceye vurduğun için yeteri kadar hızlı koşmuyorsun. Oyunun amacı yakalanmamaya çalışmak, unutma sakın!